Sigorta Terimleri Sözlüğü
AZAMİ İYİNİYET (UTMOST GOOD FAITH)
Bir sigorta sözleşmesinin tarafları, sigortacı ile
sigortalıdır. Sigorta şirketi, sigorta edilecek olan
mal, hayat veya sorumluluk konusu olan şey ile
ilgili hiçbir bilgiye sahip değildir ve karşı
tarafın vermiş olduğu bilgiye güvenmek durumundadır.
Diğer taraftan, menfaatini sigorta ettirmek üzere
teklif formunu doldurmakta olan kişi de, kendi
ihtiyaçlarına yönelik ürünü belirlemede sigortacının
vermiş olduğu teknik bilgiye güvenmek durumundadır.
Sigorta sözleşmesinin oluşturulması aşamasında her
iki taraf için de söz konusu olan ortak nokta,
tamamen karşı tarafın vermiş olduğu bilgiye güvenmek
durumunda olmalarıdır. Taraflardan birinin iyiniyetli olmaması nedeniyle karşı tarafa gerçek
olmayan bilgi vermesi, karşı tarafı yanıltmak ve
istemediği bir sözleşmeye girmesini sağlamaktır ve iyiniyet prensibinin ihlali, karşı tarafa
sözleşmenin feshi hakkını vermektedir.
BİRLİKTE SİGORTA (COINSURANCE
Sigorta konusu olan menfaatin, aynı tehlikelere
karşı, aynı sigorta dönemi içerisinde birden fazla
sigorta şirketi tarafından sigortalanmasıdır.
Sigorta şirketleri çeşitli nedenlerden dolayı,
sigorta konusu olan şeye birlikte teminat
vermektedir ve bunun başlıca nedeni, sigorta
bedelinin, sigorta şirketerinin mali gücüne ve
mevcut kapasitelerine göre çok yüksek olması ve tek
başlarına teminat vermeye müsait olmamasıdır.
BÜTÜN TEHLİKELER (ALL RISKS)
Bir çok branşta uygulanan ve sigortalının
alabileceği en geniş teminat biçimidir. Teminatın
adı “Bütün Tehlikeler” olmasına rağmen,
karşılaşılabilecek bütün tehlikelere karşı koruma
sağlayan bir teminat değildir. Bu tip poliçeler,
kişilerin artan sigorta ihtiyaçlarına cevap vermek
üzere oluşturulmuş, nispeten yeni ürünlerdir.
Poliçenin, istisnalar bölümünde, hangi tehlikelere
karşı koruma sağlamadığı tek tek sayılır ve bu
istisnaların dışında kalan tüm tehlikelerin teminat
altında olduğu belirtilir. Bu özelliğinden dolayı bu
poliçeler, “Bütün Tehlikeler” (All Risks) Poliçesi
olarak adlandırılmaktadır.
BEKLENEN AZAMİ HASAR (PROBABLE MAXIMUM LOSS)
Normal şartlar altında, tek bir olaydan meydana
gelebilecek, muhtemel azami hasar miktarıdır.
Meydana gelme ihtimali çok az olan, örneğin katastrofik olaylardan ileri gelebilecek hasarlar,
Beklenen Azami Hasar hesabına alınmaz.
COĞRAFİ SINIRLAR (TERRITORIAL LIMITS)
Sigorta poliçesinin yürürlükte olduğu coğrafik
alandır. Örneğin, bir tekne poliçesindeki "Sefer
Sahası" veya "Faaliyet Alanı" gibi terimler, o tekne
poliçesinin ancak o alanlarda meydana gelebilecek
hasarlar için yürürlükte olduğu anlamına
gelmektedir.
ENTEGRAL MUAFİYET (FRANCHISE)
Sigorta dönemi içerisinde meydana gelen ve belli bir
miktarın altında kalan hasarın, sigortalı
tarafından; hasarın bu miktarı aşması durumunda ise,
tamamının sigorta şirketi tarafından ödenmesini
öngören muafiyet uygulamasıdır. Sigorta bedelinin
belli bir yüzdesi veya maktu olabilir.
EKSİK SİGORTA (UNDER INSURANCE)
Poliçede yazılı sigorta bedelinin, sigortaya konu
olan malın gerçek ve makul değerinin altında olması
durumudur. Sigortalı, bilmeyerek veya daha az prim
ödemek amacıyla malın gerçek değerinin altında bir
beyanda bulunmaktadır.
Eksik sigorta halinde sigortalı, sigortanın,
"uğranılan maddi kayıpların tam anlamıyla
giderilmesi" prensibinden yeterince
yararlanamamaktadır. Örneğin, tam zıya halinde,
sigorta şirketinin ödeyeceği en fazla miktar,
poliçede beyan edilmiş sigorta bedeli kadar
olacaktır. Kısmi hasarlarda da aynı durum söz
konusudur ve sigorta şirketinin ödeyeceği en fazla
hasar miktarı, eksik sigorta bedelinin, olması
gereken sigorta bedeline oranı kadardır.
FİYAT (RATE)
Sigorta veya reasürans teminatına karşılık olarak
ödenecek primin hesaplanmasında esas alınan ve oran
olarak ifade edilen bir terimdir. Fiyatın sigorta
bedeline veya teminata uygulanmasıyla prim miktarı
bulunmaktadır.
GENEL ŞARTLAR (GENERAL CONDITIONS)
Poliçe üzerinde açıkça ifade edilmiş, teminatın
kapsamı, istisna edilen haller, hasar prosedürü,
sigortalının görev ve yükümlülükleri, anlaşmazlık
halinde uygulanabilecek hükümler, prim ödemesi, rücu
durumu gibi sigorta sözleşmesinin esaslarını içeren
koşullardır.
GERÇEK TAM ZIYA (ACTUAL TOTAL LOSS)
Sigorta konusu olan şeyin, sigorta teminatı
kapsamındaki tehlikelerden birinin gerçekleşmesi
sonucu tamamen kullanılamaz ve onarılamaz hale
gelmesi durumudur. Bu durumda, sigorta şirketinin
azami sorumluluğu, sigorta poliçesi üzerinde yazan
miktar kadardır. Bir binanın yanması veya depremde
yıkılması, bir geminin batması gerçek tam zıya
örnekleridir.
HASAR (DAMAGE)
Herhangi bir mala, eşyaya verilen fiziki hasarı veya
kişinin gerek bedeni, gerekse manevi zararını ifade
etmek için kullanılır.
HÜKMİ TAM ZIYA (CONSTRUCTIVE TOTAL LOSS)
Sigorta teminatı kapsamındaki tehlikelerden birinin
gerçekleşmesi sonucu, hasarı önlemek için yapılacak
masrafın, kurtarılacak değeri aşması veya sigorta
konusu olan şeyin tahmini tamir masrafının, ekonomik
maliyet sınırını geçmesi hallerinde hükmi tam zıiya
durumu sözkonusu olmaktadır. Genellikle nakliyat
sigortalarında söz konusudur.
HASAR FAZLASI REASÜRANSI (EXCESS OF LOSS)
Bir reasürans anlaşması türüdür ve reasürör,
sigortacının yazmış olduğu işlerden elde ettiği
primin belli bir kısmı karşılığında, o işlere
ilişkin meydana gelen hasarların, önceden saptanmış
bir tutarı (sedan şirketin net saklama payı) geçen
kısmını karşılamayı taahhüt eder.
Hasar Fazlası Reasürans Anlaşmalarının Bölüşmeli
Reasürans Anlaşmalarından en büyük farkı, sadece
hasara ilişkin bir anlaşma olmasıdır. Tek bir branş
için olabildiği gibi birkaç branşa birlikte de
uygulanabilir ve özellikle kümül oluşturan
hasarlarda ve katastrofik olaylarda, sigorta
şirketinin koruması açısından oldukça etkili
anlaşmalardır.
HASAR PRİM ORANI (LOSS RATIO)
Ödenmiş ve muallak hasarlar toplamının kazanılmış
prime olan oranıdır. Ancak, hasar prim oranı
hesaplanırken, bir önceki yılda ayrılmış prim
rezervi ve bir önceki yıl muallak hasarları da
hesaba katılmaktadır. Hasar prim oranının hesabı şu
şekilde yapılmaktadır:
(Ödenen Hasar + Muallak Hasar + Cari Yıl Prim
Rezervi) / (Prim + Geçen Yıldan Devreden Muallak
Hasar + Geçen Yıldan Devreden Prim Rezervi)
HESAP/MUHASEBE YILI (ACCOUNTING YEAR)
Sigorta poliçesinin yürürlüğe girdiği tarih göz
önüne alınmaksızın, o poliçeye ilişkin tahakkuk eden
primin hesaba kaydedildiği takvim yılıdır. Bir hesap
yılı içerisinde, başlangıç tarihleri farklı olan
poliçelere ait primler olabilmektedir. Örneğin, bir
yıldan uzun süren Mühendislik, Tekne İnşaat
poliçelerinde, risk devam ettiği sürece prim
tahakkuk etmekte, bu primler, başlangıç tarihleri
eski olan poliçelere ait olmakla birlikte, içinde
bulunan hesap yılı kapsamında değerlendirilmektedir.
HASARI ÖNLEME (LOSS PREVENTION)
Meydana gelmesi muhtemel hasarın nedenlerini
araştırarak, bu nedenleri ortadan kaldırmak üzere
sigortalıya tavsiyelerde bulunmak, bilgi ve donanım
sağlamak ve sigorta poliçesine, tedbir öngören bazı
şartlar ilave etmek gibi sigortacı tarafından alınan
tedbirlerin tümü, hasarı önleme faaliyetleridir.
İŞ YILI (UNDERWRITING YEAR)
Poliçenin düzenlendiği yıldır. Sigorta muhasebesi
bakımından önem taşımaktadır. Bu poliçeye ilişkin
primlerin takip eden yıl içinde de (bir yıldan uzun
vadeli inşaat poliçelerinde prim ödemesi, inşaat
devam ettiği sürece örneğin, 10 yıl sürebilmektedir)
sigortacıya ödemiş olması, iş yılı hesabı açısından
bir fark oluşturmaz ve poliçenin düzenlenmiş olduğu
yıla göre hesaba alınırlar.
Aynı şekilde, bu poliçeye ilişkin yapılan hasar
ödemeleri de, aradan geçen süre ne kadar uzun olursa
olsun, poliçenin düzenlenmiş olduğu yıla göre
muhasebeleştirilirler.
KLOZ (CLAUSE)
Poliçenin bir bölümü veya poliçeye ekli, özel
şarttır ve taraflar arasındaki sözleşmenin gerçek
sınırlarını belirlemek amacıyla kullanılmaktadır.
KOMİSYON (COMMISSION)
Sigorta şirketlerinin, prim üretimi başta olmak
üzere sigortacılık ile ilgili faaliyetlerinde şirket
adına iş yapan sigorta aracılarına ödediği belli
orandaki para miktarıdır. Bu oran, sigorta
aracısının düzenlediği veya düzenlenmesine aracılık
ettiği poliçe toplam priminin belli bir yüzdesidir.
Her bir sigorta branşı için ayrı olmak üzere farklı
kademelerdeki sigorta aracılarına değişik yüzdelerde
komisyonlar ödenmektedir.
Sigorta şirketi ile reasürans şirketi arasındaki
ilişkide aracılık eden reasürans aracısı kişi ve
kuruluşlara da bir komisyon ödenmektedir ve buna da
reasürans komisyonu denilmektedir.
KISMİ HASAR (PARTIAL LOSS/PARTICULAR AVERAGE)
Sigorta konusu olan şeyin, adından da anlaşılacağı
üzere kısmen hesaplanmasıdır. Ancak, bir hasarın
"kısmi" olup olmadığını belirleyen bir ekonomik
sınır söz konusudur ve bu sınır sigortacı açısından
çok önemlidir. Sigorta konusu olan şeyin kısmen hasarlanması durumunda dahi, tamir ve diğer
masraflar toplamının sigorta bedeline göre yüksek
bir oran tutması, diğer bir deyişle tamirin ekonomik
olmaması halinde hükmi tam zıya çözümüne
gidilebilir.
Buna göre, bir hasarın kısmi nitelikte olup
olmadığını belirleyen faktör, tamir bedelinin
sigorta şirketi açısından ekonomik olmasıdır.
KAZANILMIŞ NET PRİM (NET EARNED PREMIUM)
Hesap yılının birinci gününden itibaren sigortacı
tarafından düzenlenmiş poliçeler karşılığında
yazılan primler, teknik anlamda brüt primdir. Hesap
yılı içerisinde, örneğin, dördüncü ayda düzenlenen
poliçenin yıllık priminin sadece sekiz aylık
karşılığı cari yıla ait, geri kalan dört aylık primi
ise takip eden yılın hesabına dahil olmaktadır.
Sigorta şirketi tarafından düzenlenen tüm poliçeler
için tek tek böyle bir hesap yapmak güç olduğundan,
şirketin yıl içerisinde tahakkuk ettirdiği toplam
primin belli bir yüzdesi devam eden riskler için bir
sonraki yıl hesabına aktarılmaktadır. İstihsal
edilen yıllık primden reasürans maliyeti ve devam
eden riskler için ayrılan rezerv çıkarıldıktan sonra
kalan kısım, "Kazanılmış Net Prim"dir.
LEHDAR (BENEFICIARY)
Sigortadan faydalanan kişidir. Sigorta sözleşmesine
doğrudan taraf olabildiği gibi, sigorta ettiren
konumundaki diğer bir kimsenin yapmış olduğu
sözleşme ile de sigortadan doğrudan veya dolaylı
olarak yararlanma konumunu elde edebilir.
LÜTUF ÖDEMESİ (EX GRATIA)
Sigorta şirketinin teminata girmeyen ya da teminat
kapsamında olup olmadığı tartışmalı hasarlarda
yaptığı ödemedir. Lütuf ödemesi hasarın tamamı veya
bir kısmı için yapılabilir.
Sigorta şirketinin, kendi sigortalıları ile içinde
bulunduğu iyi ilişkilerini veya ticari itibarını
koruma düşüncesi, lütuf ödemesinin nedenleri
arasında gösterilebilir. Bu tür ödemelerin önemli
bir sonucu, rücu imkanını ortadan kaldırmasıdır.
MÜŞTEREK SEBEP (CONCURRENT CAUSE)
Birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıkan ve
hasarın oluşumuna ayrı ayrı katkıda bulunan
sebeplerdir. Devam etmekte olan bir fırtına ve bu
fırtına sırasında tamamen başka bir nedenle başlayan
yangın, bir hasarın müşterek sebebi olabilirler.
MÜCBİR SEBEP (ACT OF GOD)
İnsan iradesi, gücü ve müdahalesiyle önüne
geçilemeyen, deprem, yıldırım, kasırga gibi doğal
afetler mücbir sebeb olarak adlandırılmaktadır ve
sorumluluk hukuku açısından önem taşımaktadır.
MUTABAKATLI POLİÇE (AGREED VALUE/VALUED POLICY)
Sigorta sözleşmesinin tarafları olan sigortalı ile
sigortacı tarafından, üzerinde mutabık kalınmış, tam
zıya halinde sigortalıya ödenecek olan bedeldir.
Mutabakatlı değer, sigorta poliçesi düzenlendiği
sırada belirlenmekte, poliçe süresi içerisinde
meydana gelebilecek piyasa dalgalanmalarından
etkilenmemektedir. Tam zıya halinde sigortalıya
ödenecek olan bedelin başlangıçta belirlenmiş
olması, olası bazı sigorta sahtekarlıklarının da
önüne geçmektedir.
Mutabakatlı poliçe, tekne ve nakliyat sigortalarında
sık olarak kullanılmaktadır.
MUALLAK HASAR (OUTSTANDING LOSS)
Meydana gelmiş ve sigorta şirketi tarafından bilinen
bir hasara ilişkin olarak, ileride ödenmesi muhtemel
hasar ödemesidir ve bu muhtemel ödeme için ayrılan
miktara da muallak hasar rezervi denir.
MEYDANA GELMİŞ ANCAK BİLDİRİLMEMİŞ (INCURRED BUT
NOT REPORTED)
Sigorta muhasebesi açısından oldukça önemli bir
kavramdır. Belli bir dönem, genellikle hesap
döneminin sonunda, sigorta şirketinin portföyünde
bulunan branşlar itibariyle meydana gelmiş bir takım
hasarlar söz konusu olmakta, ancak bu hasarların
varlığı ve maliyeti konusunda sigorta şirketinin
herhangi bir bilgisi bulunmamaktadır. Bu tür
hasarlar, "meydana gelmiş ancak bildirilmemiş"
hasarlar olarak adlandırılır ve sigorta şirketi
tarafından, bu hasarlar için belli bir rezerv
ayrılır.
MÜŞTEREK AVARYA (GENERAL AVERAGE)
Gemi ve yükü birlikte tehdit eden bir tehlikeden
onları korumak amacıyla, makul bir hareket tarzında
olmak kaydıyla, bilerek bir fedakarlık yapılması
veya bir masrafa katlanılması durumunda, Müşterek
Avarya hareketi sözkonusudur ve bu nitelikte bir
hareketin doğrudan doğruya sonucu olan zarar veya
masraflar Müşterek Avarya'dır.
Müşterek Avarya kapsamına giren zarar ve masraflar,
gemi, yük ve navlun sahipleri arasında paylaştırılır
ve bu işleme dispeç (adjustment) denir.
Müşterek Avarya kapsamında önemli olan bazı
kavramlar :
Müşterek Avarya Fedakarlığı (General Average
Sacrifice): Müşterek Avarya hareketinin teknede veya
emtiada neden olduğu maddi zarardır. Yüklü geminin
bir deniz tehlikesi nedeniyle batma tehlikesi ile
karşı karşıya kaldığı sırada geminin batmaması için
karaya oturtulması (donatanın fedakarlığı) ya da
geminin batmaması için yükün bir kısmının denize
atılması (yük sahibinin fedakarlığı), Müşterek
Avarya Fedakarlığı için birer örnektir.
Müşterek Avarya İştiraki (General Average
Contribution): Müşterek Avarya fedakarlığı yapan
tarafın masrafına katılmadır. Karaya oturtulan
geminin hasarına yük ve navlun sahibinin, bir kısmı
denize atılan yük sahibinin zararına tekne ve navlun
sahibinin iştirakidir.
Müşterek Avarya Masrafı (General Average Expenditure):
Donatanın diğer menfaatler adına yapmış olduğu
(sığınma limanına giriş çıkış gibi) masraftır.
MORTALİTE TABLOLARI (MORTALITY TABLES )
Bir ülkenin toplam nüfusunun gözlemlenmesi suretiyle
elde edilen sonuçların, Hayat sigortalarına
uygulanmak üzere hazırlanan tablolarına denir.
Herhangi bir yaşta, bir yıl içerisinde kaç kişinin
hayatta kalacağı veya kaç kişinin öleceği bu
tablolardan hareketle tahmin edilebilmektedir.
Mortalite tabloları, tablonun yapılış şekline ve
yapıldığı yere göre isim almaktadır. Örneğin,
Amerikan C.S.O. 19531958 Mortalite tablosu denildiği
zaman, Amerika Birleşik Devletleri'nde 1953 - 1958
yılları arasında tam nüfusun gözlemlenmesi suretiyle
elde edilen sonuçları gösteren tablo
anlaşılmaktadır. Bunun yanısıra, bu tablolara
"teknik faiz" yüklemesi yapılarak "Komitasyon
Tabloları" elde edilmektedir.
Mortalite tabloları, tüm nüfus dikkate alınarak
yapılabildiği gibi, cinsiyet ayırımı, belli bir
bölgenin nüfusu gibi esaslara göre de
yapılabilmektedir.
ÖZEL ŞARTLAR (PARTICULAR CONDITIONS)
Özel şartlar, sigortacı ve sigortalının üzerinde
anlaştığı ve sigortalının çıkarları dikkate alınarak
genel şartlara eklenen koşullardır. Özel şartların,
TTK'nın emredici hükümlerine ve sigortalının
aleyhine olmaması gerekmektedir. Özel şartlardaki
amaç, sigortalının veya sigorta edilen menfaatin
durumuna ve risklere göre ihtiyaçlara cevap
verebilmektir.
PRİM (PREMIUM)
Herhangi bir riske ilişkin olarak, sigortacının
vermiş olduğu teminata karşılık olmak üzere,
sigortalı veya sigorta ettiren tarafından para
olarak ödenen bedeldir. Sigorta sözleşmesinin en
önemli unsurlarından birisidir ve sözleşmenin diğer
bütün şartları yerine getirilmiş olsa dahi, primin
ödenmemesi, birçok durumda sigorta sözleşmesinin
yürürlüğe girmesini engelleyen bir durumdur.
Prim, risk primine ek olarak genel giderler,
komisyonlar, sigorta şirketinin bu iş dolayısıyla
katlanmak zorunda olduğu tüm maliyetler ve faaliyet
karını içermektedir.
Yukarıda adı geçen risk primi ise, eldeki
istatistiklere dayanılarak hesaplanmış muhtemel
hasar miktarı ve hasar masraflarını karşılamak üzere
hesaplanmış net prim miktarıdır. Tehlike primi
olarak da adlandırılabilir.
POLİÇE DEVRİ (ASSIGNMENT)
Poliçe üzerindeki yasal hakların devridir. Bir
kişinin sigorta yaptırabilmesi için, sigortanın
konusu üzerinde sigorta edilebilir menfaatinin
olması önemli bir şarttır. Bu menfaatin varlığı
üzerine düzenlenen poliçe üzerindeki her türlü yasal
hak, sigorta ettiren kişiye aittir.
Sigorta ettiren kişinin sigorta konusu üzerindeki
menfaatinin sona ermesi, poliçenin geçerliliği
üzerinde branşlara göre değişik etkilerde
bulunmaktadır. Bazı branşlarda poliçe kendiliğinden
hükmünü yitirmekte, bazı branşlarda ise poliçe,
sigortanın konusunu takip ettiği için sigortalı
değişikliğinden etkilenmemekte, hükmünü
sürdürmektedir. Bu nedenle, poliçenin bir başka
kişiye ya da sigorta konusu üzerinde menfaati ele
geçiren kişiye devri, branşlara göre değişmektedir.
SİGORTA (INSURANCE)
Sigorta, aynı türden tehlikeyle karşı karşıya olan
kişilerin, belirli bir miktar para ödemesi yoluyla
toplanan tutarın, sadece o tehlikenin gerçekleşmesi
sonucu fiilen zarara uğrayanların zararını
karşılamada kullanıldığı, bir risk transfer
sistemidir. Bu sistem sayesinde kişiler, karşı
karşıya bulundukları tehlikelerin neden olabileceği,
parayla ölçülebilen zararlarını, nisbeten küçük
miktarlarda ödemiş oldukları primler yoluyla
paylaşmaktadırlar.
Sigortanın temel işlevi, zararı ekonomik açıdan
önemsiz bir duruma getirmektir.Kişiler tek başına
karşılayamayacakları zararları bir organizasyon
aracılığıyla aralarında paylaşmaktadırlar.
Bu organizasyon, “sigorta şirketi”, “sigorta
ettiren” ve “bir sigorta sözleşmesi”den oluşur.
Bir sigorta sözleşmesinde; bir tarafta sigorta
teminatı veren, ilgili kanun ve mevzuata göre
sigortacılık faaliyetinde bulunmaya yasal olarak
yetkili bulunan “sigortacı”, diğer tarafta da
tehlikeyle karşı karşıya olan “sigorta ettiren”
bulunmaktadır. Sigortalı; sigorta şirketinin bir
tarafı olarak, teminat kapsamındaki tehlikelerden
herhangi birinin gerçekleşmesi durumunda, meydana
gelen hasarın tazmini talebinde bulunmaya yasal
yetkili olan kişidir. Genellikle sigorta ettiren ile
sigortalı aynı kişi olmakla birlikte, farklı da
olabilmektedir.
Sigortacının sigortalıyı koruma yükümlülüğüne
karşılık, sigortalının da sözleşme ile saptanan prim
adı altındaki bir meblağı ödeme yükümlülüğü
bulunmaktadır.
SİGORTA POLİÇESİ (INSURANCE POLICY)
Sigortacı ile sigortalı arasındaki sigorta
sözleşmesinin yazılı, yasal delilidir. Bir sigorta
poliçesinde genel olarak, sigortacıyı ve sigortalıyı
tanımlayıcı bilgiler, sigorta konusuna ilişkin
açıklamalar, teminatın kapsamı, sigorta bedeli,
sözleşmenin süresi, prim miktarı, poliçenin
düzenlenme tarihi, tarafların borç ve yükümlülükleri
gibi bilgiler bulunmaktadır.
SİGORTA BEDELİ (SUM INSURED)
Teminat kapsamındaki bir tehlikenin gerçekleşmesi
veya sigortalının üçüncü şahıslara karşı sorumlu
duruma düşmesi halinde, sigortacının ödemekle
yükümlü olduğu, poliçede belirtilen ve tazminata
esas oluşturan azami bedeldir. Tazminat
sözleşmelerinde sigorta bedeli, sigortalının
uğrayabileceği en büyük mali kayıptır. Sigorta
konusunun hasar anındaki piyasa değeri, sigorta
bedelinin altında ise, piyasa değeri esas
alınmaktadır.
Tazminat esaslı olmayan sigorta sözleşmelerinde ise
(Hayat Sigortaları gibi), sigorta bedeli teorik
olarak, istenilen herhangi bir miktarda tesbit
edilebilir ve risk gerçekleştiği anda poliçe
üzerinde yazan sigorta bedeli eksiksiz ödenir.
SİGORTA SÜRESİ (INSURANCE PERIOD)
Sigortacının teminat kapsamındaki tehlikeler
nedeniyle meydana gelmesi muhtemel hasarlara ilişkin
sorumluluklarının devam ettiği süredir.
SİGORTA BAŞLANGIÇ TARİHİ (ATTACHMENT DATE)
Sigorta teminatının yürürlüğe girdiği tarihtir. Bazı
branşlarda sigortanın başlayabilmesi için sigorta
priminin genellikle bir kısmının ödenmesi
gerekirken, bazı branşlarda böyle bir zorunluluk
olmayıp, tarafların anlaşmasıyla birlikte teminat
başlamış kabul edilir.
SİGORTANIN SONA ERMESİ (EXPIRY DATE TERMINATION)
Sigorta sözleşmesinin her iki taraf ve üçüncü
şahıslar bakımından artık geçerli olmaması halidir.
Sözleşmenin sona ermesi çeşitli durumlarda söz
konusu olabilir;
- poliçede yazılı olan sona erme tarihine
ulaşılmasıyla,
- taraflardan birinin sözleşmede öngörülen bazı
şartları yerine getirmemesinden kaynaklanan fesih
hali nedeniyle,
- sigortalının kendi iradesiyle,
- sigortacının, riskin ağırlaşması nedeniyle
sözleşmeyi tek taraflı feshi,
- bazı branşlarda rizikonun gerçekleşmesiyle, (hayat
sigortalarında sigortalının ölümü, diğer bazı
branşlarda tam zıya durumu gibi.)
SİGORTA KONUSU (SUBJECT MATTER OF INSURANCE)
Kaybedilmesi veya hasarlanması halinde, üzerinde
menfaat sahibi kişi/kişiler için mali kayıplara
neden olan;
- taşınır veya taşınmaz bir mal,
- meydana gelmesi durumunda yasal bir hakkın
kaybedilmesine veya yasal bir sorumluluk oluşmasına
neden olan herhangi bir olay,
- ölüm veya yaralanma halinde kişinin kendisi veya
menfaat bağı ile bağlı olduğu kişiler için parasal
kayıplara neden olabilecek bir hayat
sigorta konusu olabilmektedir. Yangın poliçesi için
bina veya içindeki eşyalar, nakliyat poliçesi için
gemi veya taşınmakta olan yük, sorumluluk poliçesi
için ilgili kişinin başkalarına verebileceği
zararlar bakımından söz konusu olan yasal
sorumluluğu, hayat poliçesi için sigortalı kişinin
yaşamı sigortanın konusu üzerine birer örnektir.
SİGORTA EDİLEBİLİR RİSK (INSURABLE RISK)
Bir tehlikenin sigortacı açısından sigorta
edilebilme ölçüsüdür. Hasara neden olması tamamen
tesadüflere ve sigortalının kontrolü dışındaki
olaylara bağlı, ekonomik, sosyal ve siyasal
sonuçları bakımından geniş kitleleri etkilemeyen
riskler, sigorta edilebilir niteliktedir.
Ancak, günümüzde sigortacılığın gelişmesiyle
birlikte, özellikle ekonomik olarak geniş kitleleri
etkileyen riskler, örneğin savaş ve terör gibi
tehlikeler için de sigorta teminatı
verilebilmektedir. Ayrıca iklim değişikliklerinin
yol açtığı ve meydana gelmesi artık tesadüflere
bağlı olmayan, bilim ve teknolojideki gelişmeler
sonucu meydana gelebileceği önceden tahmin
edilebilen birçok tehlike (kasırga,sel gibi) sigorta
edilebilir risk kapsamına girmektedir.
SİGORTA SERTİFİKASI (CERTIFICATE OF INSURANCE)
Sigorta şirketi tarafından düzenlenerek sigortalıya
verilen ve sigorta sözleşmesinin varlığına kanıt
olarak kullanılabilen bir belgedir. Belge,
sigortalının kimliğine ilişkin bilgiler, sigorta
teminatının kapsamı ve poliçe şartları hakkında
genel bilgiler içermektedir.
Sigorta setifikası, sigortanın bir şart olarak öne
sürüldüğü borç alacak ilişkilerinde ve hukuki
işlemlerde kullanılmaktadır ve gerekli olduğu
taktirde her sigorta branşı için düzenlenebilir.
Özellikle bir ana poliçe ile birden fazla kişi veya
sigorta konusu için grup teminatı veren branşlarda
sıklıkla kullanılmaktadır.
SİGORTA SAHTEKARLIĞI (INSURANCE FRAUD
Kötü niyetli kişilerin haksız kazanç elde etmek
amacıyla sigorta şirketini bilerek, kasıtlı olarak
aldatmasıdır. Poliçe düzenlenmeden önce veya sonra
yapılabilmektedir.
Tedbirli bir sigortacının normalde girmeyeceği
sözleşmeye girmesini sağlamak amacıyla sigortacıya
bilerek yanlış bilgi vermek veya önemli bir hususu
gizlemek poliçe düzenlenmeden önce yapılan
sahtekarlığa örnek olarak verilebilir. Poliçe
düzenlendikten sonra yapılan sahtekarlığa ise,
kasıtlı olarak hasar meydana getirmek (örneğin,
kundaklama) gösterilebilir.
TEMİNAT BELGESİ (COVER NOTE)
Sigorta şirketi tarafından düzenlenen ve teminatın
varlığının delili olarak kabul edilen geçici bir
belgedir. Sigorta poliçesinin zaman veya herhangi
bir başka nedenle teminatın hesaplandığı sırada
hazırlanamaması durumunda, geçici nitelikte
hazırlanan Teminat Belgesi sigorta poliçesinin
işlevini görmektir.
Teminat Belgesinin yürürlükte olduğu sırada bir
hasar meydana gelmesi durumunda, yasal durum
açısından sigorta poliçesi ile aralarında herhangi
bir fark yoktur.
TEKLİF FORMU (PROPOSAL FORM)
Sigorta edilecek riskin her yönüyle belirlenmesi
amacıyla, sigortacı tarafından hazırlanmış ve
kişinin sigorta talebini içeren bir belgedir.
TEMİNAT (COVER/COVERAGE)
Sigorta konusu olan şeyin kısmen veya tamamen
hasarlanması durumunda, hasarın, sigortalının genel
prensipleri ve poliçe şartları çerçevesinde tazmin
edileceği konusunda, sigortacının, sigortalıya veya
sigortadan yararlanan kişiye vermiş olduğu
garantidir.
TAZMİNAT TALEBİ (CLAIM)
Sigorta poliçesi kapsamında olan bir riskin neden
olduğu ziya veya hasarın tazmin edilmesi amacıyla,
sigortalı, lehdar veya üçüncü şahısların sigorta
şirketinden yapmış olduğu tazminat talebidir. Talep
edilen miktar, ilke olarak sigorta bedelini
aşmamalıdır.
TENZİLİ MUAFİYET (DEDUCTIBLE)
Hasarın belli bir miktarının sigortalı tarafından
yüklenilmesini ifade eder. Bu miktar sigorta
bedelinin veya hasarın belli bir yüzdesi veya maktu
bir bedel olabilir. Sigorta dönemi içerisinde
meydana gelen her bir hasar için olabildiği gibi,
toplam hasar miktarı için de sözkonusu
olabilmektedir.Tenzili muafiyet oranı veya
miktarının yüksek olması, sigortalının ödeyeceği
prim miktarını azaltan bir etkendir.
UZAK SEBEP (REMOTE CAUSE)
Uzak sebebi yakın sebepten ayıran tek fark zaman
faktörüdür. Hakim ve belirleyici olan yakın sebep,
zaman içerisinde ortadan kaldırılabilecek iken,
böyle bir tedbir alınmamakta ve hasara yol
açmaktadır. Bir yangında direnci azalan duvarın bir
hafta sonra rüzgar ve fırtına nedeniyle çökmesiyle
meydana gelen hasarın uzak sebebi, duvarın direncini
azaltan yangındır.
Yakın sebebin, eldeki yeterli zaman içerisinde
ortadan kaldırılmaması ve hasara neden olması
durumunda uzak sebep söz konusu olmaktadır.
YENİLEME (RENEWAL)
Sigorta poliçesinin (veya reasürans anlaşmasının)
yürürlükte olduğu sürenin dolmasıyla birlikte,
sigorta sözleşmesinde bulunan her iki tarafın
iradesiyle, yürürlükteki poliçenin devam etmesini
sağlayan bir süreçtir.
Yenilemede, eski poliçenin şartları ve primiyle
devam etmek, poliçenin kapsamını genişletmek,
daraltmak ilave şartlar koymak, ek prim almak veya
primi azaltmak gibi değişiklikler yapılabilir.
Sigorta şirketi, poliçenin süresi dolmadan belli bir
süre önce, yenileme şartıyla birlikte, sigortalıya
bir yenileme ihbarı (renewal notice) gönderir.
Sigortalı, sigorta şirketinden gelen ve aynı zamanda
bir teklif anlamına gelen bu uyarıdan sonra
poliçenin devam etmesini kabul edip etmeme hakkına
sahiptir. Aynı şekilde, sigorta şirketi de rizikonun
ağırlaştığını veya başka herhangi bir nedenle
poliçeye devam etmeme kararını verebilir. (sağlık
sigortalarında, sigortalıya verilen yenileme
garantisi bu durumun istisnasıdır.)
YAKIN SEBEP (PROXIMATE CAUSE)
Bir hasarın meydana gelmesine neden olan en etkili
ve hakim sebeptir. İlk veya son sebep olabildiği
gibi ikisi de olmayabilir. Yakın sebebi diğer
sebeplerden ayıran en önemli özellik, hasarın
oluşumuna etki ya da katkıda bulunmasının ötesinde
tek başına belirleyici olmasıdır.
Bazı hasarların meydana gelmesine tek bir olay neden
olabilmektedir ve bu olay, doğal olarak, hasarın
yakın sebebidir. Ancak, bazı durumlarda hasarlar,
zincirleme olayların sonucunda meydana gelebildiği
gibi birden fazla olayın katkısıyla da
oluşabilmektedir. Böyle bir durumda, hasarın yakın
sebebinin tespit edilmesinde zorluklarla
karşılaşılabilir.
Zincirleme olaylar sonucunda meydana gelen bir
hasarın yakın sebebinin açıklanmasına şöyle bir
örnek verilebilir:
- fırtına, ahşap binanın çatı duvarını yıkmakta,
- çöken duvar, binanın elektrik kablolarını
koparmakta,
- kopan elektrik kabloları, kısa devre nedeniyle
kıvılcım çıkarmakta,
- kıvılcımlar, ahşap binada yangına neden olmakta,
- itfaiyenin yangını söndürmek ve komşu binaların
yanmasını önlemek amacıyla sıktığı su, evdeki yanmış
eşya ve komşu binalarda zarara neden olmaktadır.
Bu zincirleme olaylar sonucunda yanmış eşya ve komşu
binalarda meydana gelen su hasarının yakın sebebi
(hakim ve belirleyici sebeb) fırtına olmaktadır.
YÜKÜMLÜLÜK KARŞILAMA YETERLİLİĞİ (SOLVENCY MARGIN)
Bir sigorta veya reasürans şirketinin varlık
değerinin yükümlülüklerini karşılayabilecek
yeterlilikte olduğunu gösteren bir orandır. Şirketin
sorumluluklarını karşılayabilecek ölçüde güçlü bir
mali yapıya sahip olduğunun belirlenmesi bakımından
önemlidir. Kısa ve uzun vadeli işler için ayrı ayrı
hesaplanmakta olan Yükümlülük Karşılama Yeterliliği,
genel branşlar itibariyle prim ve hasar esasına
göre, uzun vadeli işlerde ise şirketin varlık ve
sorumluluklarının yıllık aktüeryal değerlemesine
göre belirlenmektedir
ZORUNLU SİGORTA (COMPULSORY INSURANCE)
Kişinin, yasa dolayısıyla yaptırmak zorunda olduğu
sigortadır. Kişinin üçüncü şahıslara karşı sorumlu
olması durumunda, üçüncü şahısların tazminatsız
kalmasını önlemek üzere, sigorta sistemi
kullanılarak oluşturulmuş bir tedbir olarak
düşünülmelidir.
Zorunlu sigortalara verilebilecek tipik bir örnek,
Trafik Sigortalarıdır. Hemen bütün dünyada
uygulanmakta olan bir zorunlu sigorta türüdür.
Kişinin, sahibi olduğu motorlu araç dolayısıyla
üçüncü şahıslara verebileceği hasarlardan
doğabilecek sorumluluklarını kapsamaktadır.
Ülkemizde de uygulanmakta olan "Karayolları Motorlu
Araçlar Zorunlu Mali Sorumlulık Sigortası", "Otobüs
Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası", "Tüpgaz
Zorunlu Sorumluluk Sigortası", "Tehlikeli Maddeler
Zorunlu Sorumluluk Sigortası" gibi zorunlu
sigortalar dışında, özellikle gelişmiş ülkelerde
uygulanan "İşveren Mali Mesuliyet Sigortası", “Çevre
Kirliliği Sorumluluk Sigortası" gibi zorunlu
sigortalar vardır.
Kişinin, genellikle üçüncü şahıslara verebileceği
zararlara karşı zorunlu tutulan sorumluluk
sigortalarının dışında, tamamen başka amaçlar
düşünülerek zorunlu tutulmuş, kişinin bazı doğal
afetler nedeniyle, kendi malına gelebilecek maddi
hasarını karşılayan zorunlu sigortalar da mevcuttur.
Ülkemizde uygulanmakta olan Zorunlu Deprem Sigortası
bu uygulamaya bir örnektir.
ZEYİLNAME (ENDORSEMENT)
Poliçenin düzenlenmesinden sonra ortaya çıkan ve
sigortacının üstlendiği riskin, nitelik veya
büyüklüğünü değiştiren herhangi bir durum nedeniyle
poliçeye ek olarak düzenlenmiş ve aynı yasal yetkiye
sahip yazılı belgedir.
ZARAR, ZIYA (LOSS)
Bu terimin aşağıdaki gibi birden çok anlamı vardır.
- Ekonomik kayıp meydana getiren bir olay,
- Bir sigorta teminatı kapsamında, sigortalıya yasal
olarak hasar talebinde bulunma hakkını veren olay,
- Sigorta konusu şeyin kaybolması.
Bir portföy içinde, hasar, üretim masrafları, idari
masraflar, hasar masrafları, komisyon ve diğer
giderler toplamının, prim ve benzerlerinden oluşan
gelir miktarını aşması durumu.